BIJÎ AZADÎYA GELAN
|
![]() |
|||||||||
YÖDER YÜZÜNCÜYIL ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİ DERNEĞİ TARİHÇESİ
YÖDER (Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Öğrenci Derneği), 04.01.2000 tarihinde, ‘BİLİMSEL, AKADEMİK, ÖZERK VE DEMOKRATİK ÜNİVERSİTE’ şiarıyla hukuki ve yasal bir çerçevede, Üniversite Rektörlüğüne bağlı olarak, kurulan bir öğrenci derneğidir. Yaşamın her alanında, öğrencilerle ve parçası olduğu toplumla birlikte geniş bir ufuk kazanma ve onurlu bir yaşam yolunda her kesimin vicdanını ayağa kaldırma ve ‘HER ZAMAN HER YERDE ÜRETİM’ için vicdanı insanlık çarpan herkesin potansiyelini harekete geçirme amacını taşıyan YÖDER, kurulduğu tarihten itibaren, temelinde ve özünde tarihsel-sosyal-siyasal-kültürel ve ekonomik sebeplerden kaynaklı bölgemizde yaşanan savaşında yansımaları sonucu antidemokratik, hukuk ve insanlık dışı uygulamalara maruz kalmıştır. Fakat her şeye rağmen büyük bir sorumluluk bilinci, yüksek özveri ve fedakârlıkla ruhunda onur süzülen, yüreği özgürlük çarpan, bilinci ışıkla donanan yurtsever, demokrat ve vicdanlı tüm öğrencilerin büyük bir emek ve çabayla sürekli verdikleri tamamen demokratik mücadeleyle derneğe sahip çıkılmış ve sonuçta YÖDER kısa bir zaman diliminde binlerce üyeyi bağrında toplayarak Yüzüncü Yıl Üniversitesi’ndeki öğrencilerin sesi olmuştur.
Zamanla üniversite yönetimiyle diyaloga geçip öğrencilerin yemek, ulaşım, sosyal, eğitim, sağlık, akademik, kültürel vb. birçok sorununa çözüm bulunması için elinden gelen en azami gayreti sarf etmiş ve bu doğrultuda tüm girişimlerde bulunmuş ve pratik sorumluluğunu yerine getirmeye çalışmıştır. Kuruluşundan bu yana üniversitenin demokratikleşmesi ve eğitimin bilimsel ölçülere ulaşıp herkesi her alanda üretici konumuna getirmek için büyük çaba harcamış ve ülkenin demokratikleşmesi açısından en önemli sorunlardan biri olan ‘ANADİLDE EĞİTİM’ için yasal-hukuki ve meşru bir mücadele yürütmüştür. YÖDER bu mücadelenin sonucu hukuk hiçe sayılarak antidemokratik bir şekilde kapatılmıştır. Buna rağmen büyük bir gayretle verilen hukuksal mücadele sonucu YÖDER 2003 yılında tekrar açılmıştır. Derneğin yeniden açılmasıyla beraber tiyatro, halk oyunları, müzik çalışmaları, konser, akademik panel ve seminerler başta olmak üzere çeşitli sosyal, kültürel ve sanatsal etkinliklere hız verilmiş, bu alanlarda bölgede var olan boşluk doldurulmaya çalışılmıştır.
YÖDER’İN AMACI VE MİSYONU
Toplumsal aydınlanmanın ve üretimin merkezi konumunda olan üniversiteler, bilimsel-akademik ve entelektüel çalışmaları, incelemeleri, araştırmaları ve yetiştirdiği aydınları ile her alanda toplumsal gelişmenin ve ilerlemenin temel dinamiğidir. Bu vasfından dolayıdır ki, bir toplum için demokratikleşmenin de ana kaynağıdır. Üniversitemizde okuyan öğrencilerin oluşturduğu YÖDER’ de bu vasfın ve sorumluluğun bilincinde olarak toplumun her alanda aydınlanması ve demokratikleşmesi yönünde mücadele etmeyi ekmek ve su kadar gereklilik olarak görmüş ve temel ilke edinmiştir.
YÖDER; çalışmalarını yürütürken genelde tüm insanlık mücadele tarihinin, özelde tüm öğrenci gençlik hareketlerinin ve dolayısıyla Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nin tüm ilerici ve pozitif mücadele mirasını, bilimsel eleştiriye tabi tutarak, kendisine rehber olarak görür; bu doğrultuda bu mirasın yaratılmasında yakın ya da uzak geçmişte yaşanan tüm mücadele pratiklerini ve ödenen tüm bedelleri büyük bir onurla sahiplenir ve daha ileriye taşıma amacı güder. Tüm insanlar dünya bahçesinin birer farklı çiçekleridir, dünyada yaşayan her halk yer kuşağının birer rengidir, tıpkı gökkuşağı gibi’ gerçekliğinden yola çıkan YÖDER; insanı ve insana dair doğal ve insani olan tüm değerleri her şeyin üstünde tutarak dil, din, ırk, cins, renk, ses, düşünce, coğrafya farkı gözetmeksizin, yüreği kine ve öfkeye karşı sevgi çarpan, ruhu maddiyata karşı maneviyatla donanan, bilinci karanlığa ve ölüme karşı aydınlığı ve özgür yaşamı yaratmayı hedefleyen, her yönlü tüketime karşı her an ve her alanda üretimi esas alan tüm öğrenciler arasında sınırsız bir sevgi, adalet, hoşgörü, dayanışma, gönüllü ve özgür birlik duygularını sağlamayı amaçlamaktadır.
YÖDER; insani, demokratik ve evrensel ilkeler doğrultusunda tüm üniversite öğrencilerinin akademik, kültürel, sosyal, eğitsel, sportif, sağlık, ulaşım sorun ve ihtiyaçlarına demokratik, yasal ve meşru çerçevede çözüm bulma amacıyla kurulmuş ve bu doğrultuda mücadele yürüten bir dernektir. Derneğimiz öğrencilerin akademik ve bilimsel eksiklerinin giderilmesi yönündeki taleplerini üniversite yönetimi ve ilgili tüm makamlara iletip takipçisi olarak çözüm gücü olmaya çalışmaktadır.
Yürüttüğü kültürel ve sanatsal faaliyetlerle öğrencilerin kendilerini keşfetmelerini ve ileri bir sosyalleşmenin yaratılmasında öncülük yapmalarını sağlayarak, öğrencilerin moral ve motivasyonunu arttırmayı amaç edinmiştir.
Çevreyi korumaya ve temiz tutmaya yönelik faaliyetler içerisinde bulunarak öğrencilerin sağlıklı bir temelde doğayla uyumlu bir şekilde yaşamasını sağlamayı hedeflemektedir. Başta öğrenciler olmak üzere toplumun tüm kesimlerinin gelişmesinde büyük bir rol alan Fikir Kulüpleri, Tartışma Platformları ve Düşünce Merkezleri vb. açılmasını ve aktif olarak işlemesini sonuna kadar destekler.
Düzenlediği panel, seminer, sempozyum ve konferanslarla öğrencilerin sosyal ve akademik olaylar karşısında bilimsel ve gerçekçi değerlendirme ve çözümlemeler yapmalarını sağlamakta, onlara entelektüel bir bakış açısı kazandırıp, bu coğrafyanın kanayan sorunu konumunda olan ‘KÜRT SORUNU’ başta olmak üzere, demokratikleşme sorunu, sosyal sorunlar, genelde inanç özelde türban sorunu, ekonomik sorun vb. hayatı her yönüyle ilgilendiren tüm toplumsal olay ve olgular karşısında öğrencilerin, akademisyenlerin ve tüm toplumsal kesimlerin vicdanlarını harekete geçirerek insani ve aydın sorumluluklarını yerine getirmek suretiyle, pratik mücadeleye sevk eder. Bu duygu ve düşünceleri harekete geçirerek, özelde Anadolu ve Mezopotamya’ da genelde dünya denilen bu koskocaman sınırsız hayat bahçesinde soluk alıp veren tüm halklara onurlu bir barış, gerçek bir kardeşlik ve hayat dolu bir yaşam getirmesi için, ne bir damla kan ne de bir damla gözyaşı akmasın diye artık, ibadet edercesine mücadele eden, gören-işiten-hisseden herkesi insanlık mücadelesine çağıran ve sevk eden bir mücadele ve yaşam ahlakı amaçlamaktadır.
YÖDER; ayrıca ‘eğitimde özelleştirme’ sorunundan har(a)ç, burs, kredi gibi sorunlarla birlikte öğrencilerin, ihtiyaç ve talepleri doğrultusunda, ulaşım, barınma, yurt, yemek, kantin, kafeterya, mediko gibi sorunları da muhataplarıyla görüşüp çözmeyi amaçlamaktadır.
YÖDER; üniversitede var olan, bilimle yakından-uzaktan ilgisi olmayan, üreten değil tüketen, 12 Eylül karanlığından kalan, ruhları körelten, yürekleri zincirleyen, beyinlere pranga vurup çürüten antidemokratik eğitim sistemine karşı mücadele etmeyi bilim ahlakı ve onuru gereği bir insanlık görevi olarak görmektedir.
Bu doğrultuda üniversitelerin bir karakol, kışla ve ticarethane değil, bir bilim, aydınlanma ve üretim yuvası olduğunu savunur.
Bu gerçeklikten yola çıkarak 12 Eylül 1980 darbesinden kalma bilimdışı ve antidemokratik olan, kansere yakalanan ve ölümden başka bir çaresi olmayan bir hasta misali kendisini zorla ayakta tutmaya çalışan köhnemiş, ruhu ve beyni çürümüş, yüreksiz, çağdışı YÖK’ e karşı aktif mücadele etmeyi ve bu doğrultuda ‘PARASIZ, ÖZERK, BİLİMSEL ve DEMOKRATİK BİR ÜNİVERSİTE’ yaratmayı aydınlanmanın vazgeçilmez bir şartı olarak görmektedir. YÖDER’İN ÇALIŞMA YÖNTEMİ VE BİÇİMİ
Tüm ilişki, çalışma ve faaliyetlerinde insani, demokratik, özgürlükçü, gönüllü ve üretici katılım tarzını esas alan Derneğimiz, bu ilkeyi ‘olmasa olmaz’ kabilinde kabul eder ve uygular. Derneğimiz tamamen tabana dayalı hareket eden bir yapıya sahip olup tüm üyelerine, öğrenci kitlesine ve tüm çevrelere karşı her an en açık ve detaylı bir biçimde çalışmaları ve faaliyetleri hakkında bilgilendirme yapmayı sorumluluk ve derin yapısal ahlakı gereği temel bir ilke olarak görür.
En üst organı Kongre olan YÖDER insani ve evrensel tüm değerler çerçevesinde tüm fikir, düşünce, görüş, öneri ve projelere açık olup, olağan kongreler dışında talep ve ihtiyaç dâhilinde olağanüstü kongrelere gitmeyi de esas alır.
YÖDER; üyelerine ve kendi etrafında birleşen, mücadele eden hiçbir yapıya, öğrenciye rağmen farklı karar almaz ve uygulamalar içine girmez. Hizmet temelinde her YÖDER yöneticisi bir hizmetkar olduğu gibi, her YÖDER üyesi bir yöneticidir.
En üst organ olan Kongre delegeleri tarafından seçilen YÖDER Yöneticileri bu onurlu mücadelede hizmet etmeyi her şeyden önce gönüllü, vicdani ve insani bir sorumluluk ve gereklilik olarak ele alır, kendilerini insanlığın ve dolayısıyla uğrunda mücadele verdikleri değerlerin ve her şeyden insanların gönüllü hizmetkârları olarak görür ve ibadet edercesine mücadele etmeyi esas alırlar.
YÖDER mücadele ve hizmet anlayışına göre, en değerli yöneticilik yürekten hizmet etmektir. HER YÖDER YÖNETİCİSİ SAVUNULARININ GÖNÜLLÜ HİZMETÇİSİDİR.
Derneğimiz, bu temelde bir bütün olarak, hayatın her alanında örgütlenmeyi ekmek-su kadar yaşamsal bir ihtiyaç olarak görür. ‘ÖRGÜTLÜYSEN HER ŞEYSİN, ÖRGÜTSÜZSEN HİÇ BİR ŞEYSİN’ belirlemesini temel yaşam felsefesi olarak kabul eder ve savunduğu kutsal değerler etrafında herkesi örgütlenmeye, örgütlemeye ve mücadele etmeye davet eder. İNANIN VE ÇALIŞMALARINDA YER ALIN! Ey özgürlüğe hasret toprakların binlerce yılık çığlıklarını yüreklerinin en kuytu derinliklerinde taşıyan umudun düşperest yolcuları! Günün ‘yalancı gerçeklerine’ boyun eğmeyin; vicdansız ve yüreksiz aklın katil olduğu bu çağda mavi düşlerinizi ve sevgi dolu çocuksu hayallerinizi terk etmeyin bugününüzü ve yarınlarınızı karartmak isteyen beton bakışlı şehrin tüm yalancı sokaklarının avuçlarına!.. Hayat boşlukları af etmez.Boşluklarınızı karanlıklar değil, aydınlıklar doldursun!.. Karanlığa bir mum da siz yakın gözlerinizin ferinden! Yakın ki karanlığın ‘kara ateşi’ sizi de yakmasın bir gün. Yakın ki, bu dünya kızıl gözlü bir cehenneme çevrilip yakmasın yeryüzü cennetimizi. Yalnız kalanlar, isteseler de istemeseler de, tükenmeye mahkumdurlar!..
ÖRGÜTLENİN, ÖRGÜTLEYİN!.. ZALMAYIN; ÇOĞALIN, VAR OLUN!.. YÖDER’E ÜYE OLUN, YÖDER’E ÜYE YAPIN!.. YÖDER sizin gözünüz, YÖDER sizin sesiniz! Gözünüze ve sesinize sahip çıkın!.. İSTEMEYİN, GERÇEKLEŞTİRİN!.. BEKLEMEYİN, ULAŞIN!.. YALNIZ DEĞİL; HEP BERABER!..
Bir damla olup siz de akın susuzluğunuzu gideren denize!.. HERKES İŞ BAŞINA!..
Gün doğuşunu özleyen bir seher vakti öncesinin alacakaranlığında hayat vurulup mezarlıklar çoğalmasın, yarınlarımız apaydınlık olsun diye, tankların ve topların ölümcül bakışlarına, silahların, namluların ve copların kara gölgesine rağmen, ‘BİLİM AHLAK VE ONURUNU KORUMAK, İNSANLIĞIN AHLAK VE ONURUNU KORUMAKTIR’ şiarıyla halen göğsünün sol tarafında yüreği vicdan çarpan tüm öğrencileri, tüm emekçi personeli, profesörleri ve öğretim görevlilerini, akademisyen ve bilim adamlarını ve halkımızı derin bir insani ve vicdani sorumluluk bilinciyle, ‘BİLİMSEL, AKADEMİK, ÖZGÜRLÜKÇÜ, ÖZERK-DEMOKRATİK BİR ÜNİVERSİTE’ yolunda, bu onurlu, insani, haklı ve meşru mücadelemizde, her an bizlerle birlikte olmaya, yaşamın her alanında üretmeye ve aktif mücadele etmeye çağırıyoruz. Haykırın artık ey haykırışları bile yasaklananlar, bu gün değilse eğer ne zaman zulmü utandırıp kendi soluğunda nefessiz bırakacak derin yüreğinizin vicdanından yükselen zincirsiz çığlıklarınız? Daha ne zamana kadar erteleyeceksiniz hayatı ey bir damla sevgiye, özgürlüğe ve kendine susamış yaşamperestler?!?..
Ve ne zaman hayat felsefemiz olacak Bilge Zerdüşt’ün tarihin rahminden bu güne akan sözleri: İYİ DÜŞÜN, İYİ SÖYLE, İYİ YAP!..
Derin bir vicdan ve yüce bir sevginin nakşedildiği duygunun, düşüncenin ve ruhun hakim olduğu bir gelecek için yaşamı her an yeniden anlamaya. Yaşama her an yeniden değer katıp daha mutlu bir gelecek beklentisiyle, emeğin ve üretimin her şeyden değerli ve kutsal olduğu, sömürünün, itaatin ve tahakkümün hiçbir şekilde olmadığı bir dünya ve yaşam adına, -vicdanı adına herkesin insani ve aydın misyonunu yerine getireceği umudu ve inancı- dağılsın dört bir yanda artık!..
Paralı ve okur-yazar köleler olmak istemiyoruz artık hayat denilen bu kısa yolculukta. Özgür Yurttaşlar olarak yürümek istiyoruz artık vicdanı yaralanmış ayak sesleriyle yalancılaşmış şehrin zulüm inleyen sahipsiz kaldırımlarında!
On binler ölmesin artık! Her gül bülbüller ötmeden önce, bir kızıl tan vakti, açsın kendi dalında! Her sevda sevdalansın kendi yüreğince akarak diğer yüreklere!.. Sen bende o ol, o ben de sen, o sen de ben!.. Kan yağmasın artık ülkemin semalarından, ruhsuz namlular kurtulsun artık katil parmakların zulmünden!.. Zincirlenmiş asi ruhlar kurtulsun artık tüm ‘modern ve postmodern kölelik’ zincirlerinden!.. Prangaya vurulan sevdaperest yürekler hayatın onuru adına özgürlük çarpsın artık!.. Beyinlerdeki karakollar yerle bir olsun artık insanlığın derin vicdanı adına!..
Yoksa erken mi daha?!.. Hayır!.. Haydi, hemen, şimdi, şu an!.. DURMAK ÖLÜM, SESSİZ KALMAK BOYUN EĞMEKTİR!..
KALKIN YÜRÜYÜN HAYKIRIN!
Bu gökyüzü hepimizin, yağmura sahip çıkalım, yoksa kan akacak bulutların gözlerinden, gazap yağacak!..
Ey ölümü soluklarında utandıranlar, ey tankları ve topları bakışlarında titretenler, ey yüreği barış çarpan anaların göz yaşlarının kutsallığına inananlar; Güneşin gözlerinden fışkıran şu sözleri siz de haykırın deryasal yüreğinizin en özgür çığlıklarıyla masmavi semalara korkmadan ve ürkmeden:
EY ZAMAN; YA SANA ÖZGÜR YAŞAMI BAHŞ EDECEĞİM YA DA SENİ HİÇ YAŞAMAMIŞ VAR SAYACAĞIM!..
ONURLU BİR YAŞAM VE ÖZGÜR BİR DÜNYA İÇİN
YAŞASIN ÖZGÜR ÜNİVERSİTE VE TOPLUM MÜCADELEMİZ
YAŞASIN YÖDER YÖDER YÖNETİM KURULU
|
![]() |